top of page

Yok Yok, Normal Normal


Ben, eşim ve üç çocuğumla birlikte beş kişilik bir aileyiz. İki kızım, bir oğlum var. Türkiye'ye yaklaşık olarak 8 sene önce, 2015'in başında geldik. Başlarda hayat çok zordu. Türkiye'ye geldiğimizde bir kelime bile Türkçemiz yoktu. Zamanla öğrendik. Çocuklarımız da okula başladı. Fakat başlarda Türkçe bilmediğimiz için fena zorlanmıştık.


Bu ilk günlerde Türk komşularımız bize bazı kelimeler öğretmişti. Ufak bir ev kiralayıp burada yedi ay konakladık. İyi günlerimiz de oldu kötü günlerimiz de... Annem ziyaretimize geldiğinde ev sahibimiz “Evimde kimseyi istemiyorum.” dedi. Türkçe konuşarak "Misafir olmaz, misafir olmaz." demişti. Eşim gelenin annem olduğunu, onunla ilgilenmek istediğimi söyledi. Ama ev sahibi "Misafir olmaz." diye diretti. Böylece bu eve girmemizden yedi ay sonra yeniden ev aramaya başladık. Yeni bir ev bulup bu evden çıktık. Ne mutlu ki yeni bulduğumuz evin sahipleri iyi insanlardı.


Size oğlumdan bahsetmek istiyorum. Oğlum yedi yaşında. Türkiye'de doğdu. Doğumundan beri Tiroid hastalığından muzdaripti. Tiroid bezi hiç çalışmıyordu. Bu sebeple beyninin gelişimine yardımcı hormonlar salgılanmıyordu.


Hastaneyle ve çocuk doktoruyla sorunlarım burada başladı. O zamanlar bazı Türkçe kelimeler öğrenmiştim fakat yine de Türkçeyi iyi bilmiyordum. Oğlumun muayene zamanı gelince doktora gittim. Doktor biz Suriyeliler hakkında bir şeyler söyledi ama ne dediğini anlamadım. Fakat söylediklerinin nasıl şeyler olduğu yüz ifadesinden anlaşılıyordu.


Yine randevumuzun olduğu günlerden biriydi. Yanıma biraz Türkçe bilen bir arkadaşımı katıp hastaneye gittim. Tahlil sonucunu bekliyorduk. Randevu sıramız gelince içeri girdik. Doktor Türkçe "Sonuç çıkmamış." dedi. Bu ne anlama geliyor bilmiyorduk. Söylediklerini tekrar etmesini istedik. Bizimle dalga geçerek "Anladım anladım... Tekrar tekrar tekrar tekrar…" deyip gülmeye başladı ve "Git, git." diyerek çıkmamızı istedi. Odadan çıktık. Rahatsız olmuştuk. Hastanede bir tercüman olduğunu biliyorduk. Fakat tercüman görüşmeye gelmemişti. Doktordan tercümana ulaşmasını istedik ama bize "Yok yok, normal normal." dedi.


Şu güne değin oğlumun bir ya da iki ayda bir tiroid kontrolü olur. Tiroid hastalığının semptomlarından birisi testislerin hacmindeki olağandışılık. Doktora her gittiğimde oğlumun testislerinden birinin yerinde olmadığını ya da diğerinden küçük olduğunu söyledim. Oysa bana "Normal normal" deyip durdu. Bu hal böylece üç sene devam etti.


Benim bu her hafta hastaneye gittiğim dönemde kocam da bir işte çalışıyordu. Patronu kocamdan fazla mesai yapmasını istemişti. Para ihtiyacımız olduğu için o da bunu kabul etmişti. Fakat fazla mesainin parasını her istediğinde patronu haftaya vereceğini söylüyordu. Kocam bir buçuk sene böyle çalışmaya devam etti. Her hafta fazla mesai ücretini istiyor ama patron vermiyordu. Son isteyişinde patronu “Ücret mücret yok, istiyorsan yarın hiç gelme.” dedi. Eşim böylece işten çıkmış oldu. Ne kadar iş arasa da, pandeminin de başlamasıyla kendisine iş veren kimse çıkmadı. Bir de bu sorunla karşı karşıya kalmıştık.


Fakat keşke sorunumuz bundan ibaret olsaydı. Daha sonra, çocuğumun tedavi sürecinde hiç istemediğimiz bir şey açığa çıktı. Üç sene sonrasında oğlumun testislerinden ameliyata girmesinin gerektiğini öğrendik. Büyük bir şaşkınlığa uğradım. "Neden?" diye sorduğumda doktor bütün soğukkanlılığıyla "Testis yerinde değil." dedi. Ameliyatı yapmakta da gecikmişti. Tabi ameliyatın geciktiğini de bana doktor söyledi. "Çocuğunun ameliyatını yapmakta geciktik." dedi.


Bu sorun, büyüdüğünde çocuğumu etkileyecek. Belki de testisleri hiç işlev kazanamayacak. Oğlumu ameliyat ettirdik. Fakat maalesef başarısız bir ameliyat geçirdi. Bu sebeple altı ay sonrasında bir daha ameliyata girmesi gerekti... Testislerden biri yerinde değildi, ikincisinde ise fıtık vardı.


Doktor çocuğumun hastalığını teşhis edememişti. Her hafta hastaneye gittiğimi bildiği halde, çocuğumun durumunun iyi olmadığını anlayamamışken bana soğukkanlılıkla "Ameliyatı yapmakta geciktik." diyordu. O zamanlar çocuk üç yaşındaydı ve bu ameliyatın bir yaşına girmeden gerçekleşmesi gerekiyormuş. Tedavi hatası... Allah göstermesin, belki de çocuğumun durumuna o sebep oldu. La havle vela kuvvete illa billah.


Hala her ay ya da iki ayda bir hastaneye gidiyorum. Oğlum, ameliyat sonrası durumunu izlemesi için cerrah hekime, tiroid bezine bakması için endokrinologa görünüyor. Allah evladıma ve tüm hastalara şifa versin. Öte yandan, kocam da pandemiden sonra bize yardım eden bir Türk vasıtasıyla yeni bir iş bulabildi. Allah ondan razı olsun. Ne kadar teşekkür etsem az.


- Meryem, 40 yaşında Suriyeli bir kadın. 8 yıldır ailesiyle birlikte Türkiye'de yaşıyor.





Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.

bottom of page