top of page

Neden mi? Çünkü Suriyeliyim



Ben Neda, 21 yaşındayım. Irkçılık, zorbalığın en aşağılık türü. Ben de bu zorbalığın mağdurlarından biriyim. Neden mi? Çünkü Suriyeliyim.


Bu davranışlardan kurtuldum diyebilirim fakat o sahneler gözümün önünden gitmiyor.


Liseye yeni başlamıştım. Suriyeli olduğum için bana farklı davranıldığını fark etmem hiç de zor olmamıştı. Sınıf arkadaşlarım benimle diyalog kurmaya pek hevesli değildi. Ben de yalnız takılıyordum.


Bir gün öğretmenlerden biri bana annemin Türkçe bilip bilmediğini sordu. Hiç Türk arkadaşı olmadığı için annemin Türkçeyi öğrenemediğini söyledim. Bu cevabım sınıf arkadaşlarımın epey hoşuna gitmişti. Bu fırsatı kaçırmadılar ve benimle alay etmeye başladılar:


"Nasıl oluyor da okula devam etmene izin veriyorlar? 


“Suriyelilerin bildiği en iyi iş erkenden evlenip çocuk yapmak.”  


Tek kelime edemedim. Sadece ağlamak istedim. Beni savunacak ya da onları bu şekilde konuşmaktan alıkoyacak hiç kimse yoktu. 


Bana kimsenin sahip çıkmayacağını bildikleri için hakkımda rahatça dedikodu da yapabiliyorlardı. Hatta dedikoducular sadece öğrencilerden ibaret değildi. Güya beni korumakla yükümlü öğretmenler de dedikodu yapanlara dahildi. Ayrıca ne kadar çalışırsam çalışayım bazı öğretmenler tarafından kopya çekmekle itham ediliyordum. Sırf bu söylentiler yüzden birkaç kez tek başıma öğretmenler odasında sınava sokuldum.


Bu ithamların gerçek olmadığı anlaşılınca bana “çalışkan mülteci kız” demeye başladılar. Mülteci kelimesi normalde beni rahatsız etmezdi. Mülteciyim elbette. Ama bunu üstüne basa basa, sırf beni aşağılamak için her seferinde vurgulayarak söylemeleri kanıma dokunurdu. 


Lisede geçirdiğim dört yıl boyunca her günüm bu gibi şeylerle boğuşarak geçti. Acı çektiğimi hissediyordum, arkadaş edinemiyordum, insanların arasına karışamıyordum. Onları memnun etmek için elimden geleni yapıyordum ama her seferinde maruz kaldığım ırkçılık beni o kadar çok etkiliyordu ki zihnimde intihar düşünceleri beliriyordu.


Bu düşünceye en çok yaklaştığım anlardan biri okul çıkışında yaşadığım bir tartışmadan sonraydı. Sınıftaki kızlardan biri bana “burada rahat edemiyorsan ülkene dön” diye bağırmıştı. Bu cümle eve dönene dek kulağımda yankılandı. Toplum için bir yükten başka bir şey değilmişim gibi hissediyordum. Ağlıyordum ve işin kötüsü tüm bu acıyı hak ettiğimi düşünüyordum. 


Lise yıllarım geride kaldı. Artık üniversite öğrencisiyim. Kimliğim sebebiyle yaşadıklarım yüzünden ara sıra yalan söylediğimi itiraf etmeliyim. Zira hak ettiğim insanca muameleyi ancak bu şekilde görebiliyorum.


Mülteci ya da yabancı olmanın en kötü yanı, toplumda yük ve utanç kaynağı olarak muamele görmek. Ben bugün bana yüklenen bu ağır yük yüzünden kimliğim ve uyruğum hakkında yalan söylemek zorunda bırakılıyorum. Çünkü ancak bu şekilde toplumun bir parçası olabiliyorum. 


Sahiden yalan söylemeyi sürdürmeli miyim? Suriyeli olduğumu öğrenirlerse üniversite hayatım boyunca aynı acıları tekrar çekecek miyim? Bilmiyorum.


Bizler hayatları mahvolmuş, hayalleri yıkılmış, güçsüzleştirilmiş ve zorbalığa uğramış çocuklarız. Bizler savaşın çocukları, mağdur nesiller ve kayıp gençleriz. Bizler haklarını kaybetmiş ve güvenliğini yitirmiş bir milletiz. Dünya’ya mesajım budur.


Lütfen farkındalık yaratın ve okullarda zorbalık hakkında daha fazla konuşun, ben kendimi kurtarmış olabilirim ama bunu yapamayan onlarca çocuk var.



- Tıp öğrencisi Suriyeli Neda, 8 yıldır Türkiye’de yaşıyor.



Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.

bottom of page