top of page

Oysa Eşittik



2015 yılında ailemle birlikte Türkiye’ye geldim. Yol zorluydu. Buraya geldiğim zaman yedi yaşındaydım ve gelir gelmez okula başladım. Doğal olarak Türkçeyi bilmiyor ve anlamıyordum. Okula birinci sınıftan başladım. İyi davranan bazı öğretmenler olduğu gibi kötü davrananlar da vardı. Sıradan bir birinci sınıf öğrencisi olmama rağmen, özellikle öğretmenlerden biri sırf Suriyeli olduğum için bana farklı gözle bakıyordu. Herkese nazik ve sevecenken bana karşı katı ve kabaydı. Bunu çok sorgulamıştım vaktiyle, anlamamıştım nedenini.


Ama nedeni basitti: Irkçılık. O öğretmen Suriyelileri sevmiyordu ve sınıfta bunu açık bir şekilde belirtiyordu. Suriyeliler hakkında kötü ve uygunsuz bir şekilde konuşuyordu. Tam olarak da anlayamıyordum. Yaşım o zaman çok küçüktü. Dediklerini tam hatırlamıyorum ama hislerimi anımsıyorum. O öğretmen yanımdaki başka bir öğrenci konuştuğu için beni tokatladı. Daha sonra öğretmenim değişti ve daha iyi bir hocam oldu, sağolsun.


Ortaokula geçtim. Irkçılık daha barizdi ama bu sefer ırkçı olan öğretmenler değildi. Çok çalışıyordum. Kendimi de ispatlamıştım. Diğerlerinden hiçbir farkım yoktu ama bazı öğrenciler yine de farklı gözle bakıyordu bana. Çalışıyor ve en iyi puanları alıyordum ama ne kadar başarılı olursam olayım kendilerini bir Suriyeliden üstün görüyorlardı. Oysa eşittik. Hocalarla pek bir sıkıntım yoktu ve iyi bir arkadaş çevrem vardı ama özellikle sekizinci sınıfta çok ırkçılığa uğradığımı söyleyebilirim. Bazı öğrenciler, benimle aşağılayıcı bir şekilde konuşuyordu. Ben de kendimi pek savunamadım o zaman. Teneffüslerde konuşulan konular ve yapılan şakalar… Sanki sırf benim duymam içindi. Öğrenciler kendi aralarında herkesin duyacağı şekilde şakalaşıyordu sözde. Ve ırkçı olmakla övünüyorlardı. Ne kadar görmezden gelmeye çalışsam da işe yaramadı. Kendimi hiçbir zaman savunamadım. Aynı zamanda Bilgi Evi’ne gidiyordum ve orada da Suriyeliler ve Araplar hakkında kötü konuşuluyordu. Benim Suriyeli olduğumu bile bile Suriyelilere beddualar ediliyordu. Birbirlerine hakaret etmek istediklerinde veya birisi anlamsız veya saçma bir şey yaptığında o kişiye Arap, Suriyeli gibi lakaplar takıyorlardı. Tüm sekizinci sınıf boyunca tüm bunları görmezden geldim, belki bir gün bunları artık duymam diye dua ederek. 


En sonunda liseye geçtim. Lisede bir yıl hazırlık okudum. O yıl boyunca çalıştım ve kendimi orada da ispatladım. Lisede pek iyi bir arkadaş çevrem yoktu açıkçası. Birlikte olduğum kızlar, annelerinden babalarından duydukları sözde siyaseti sınıfta konuşuyorlardı. Suriyeliler hakkında uygunsuz konuşmalar duyuyordum. Arkadaş gibi davranıyorlardı ve ben onların konuşmasına dahil olup fikrimi belirttiğimde hep aynı şeyi söylüyorlardı: “Sen artık bizdensin, ırkçıyız ama sen artık bizdensin ve seni seviyoruz..." Evet, çok inandırıcı (!). Sınıfın ortasında bağıra bağıra küfrederek Suriyelilere düşmanlık yapıyorlardı. Ben Suriyelileri ve kendimi savunmaya çalıştığımda, dinlemeyip sen bizdensin diyorlardı. 


Dürüst olmak gerekirse, ırkçılardan olmak yerine yalnız olmak daha iyidir. O yıl boyunca çok şey yaşadım, “yakın arkadaşım” bile küfürler etti Suriyelilere. Daha doğrusu eski yakın arkadaşım... Beraber sınıfça oturduğumuz zamanlarda bile bir şaka patlatıp ırkçılık yapıyorlardı. Şaka Suriyeliler ve Araplar hakkında oluyordu ve herkes gülüyordu. Bir keresinde bir kaç öğrenci yüksek sesle konuşurken baya açık bir şekilde Suriyelilere olan nefretlerini belli ettiler, küfürlerle ve hakaretlerle. Daha sonra, benim de sınıfta olduğumu fark edince herkes bana bakmaya başladı. Tepki istiyorlardı. Tepki veremedim ve oradan çıktım sadece. İğrenç bir deneyimdi. Ama maalesef artık alışmıştım. Öğrencilerin "Araplardan, Suriyelilerden korkuyorum" dediğini de çok duydum. Bu da aslında ırkçılığın başka bir tarafı…


O yıl boyunca, ne zaman iyi bir puan alsam susuyorlardı. Kendilerini üstün görüyorlardı genel olarak ama ben onlardan bir şeyi daha iyi yapınca susuyorlardı. Söyledikleri küfürleri, bedduaları ve ırkçı sözleri buraya yazsam, kimse okumak bile istemez. Ama şöyle bir gerçek var ki, o ırkçı öğrencilerin bazıları onlardan iyi olmamı kendisine yediremiyordu. En ufak bir hatamı yüzüme vurmak için yer arıyorlardı. Bugünse her yer çok daha fazla ırkçı dolu ve bu durum her geçen gün normalleştiriliyor. Herkese şunu demek isterim ki, her milletin iyi insanı ve kötü insanı var. Millete bağlı değil aslında, dünyada kötü insanlar ve iyi insanlar var. Gördüğünüz şeyler yüzünden genelleme yapmayın.


- Suriyeli Meryem 15 yaşında, 8 yıldır Türkiye’de.



Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.

bottom of page