Ülkemde yaşanan savaş nedeniyle 2014 yılında ailemle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’ne geldim. Burada kendi hayatımızı inşa etmeye başladık. Özellikle benim üzerime çok yük düşüyordu. Çünkü ailemdeki en büyük kişi benim. Türkçe öğrenmeye çalıştım ve şükürler olsun öğrendim. Bu yeni tanıdığım topluma yabancılık çekmemek için elimden geldiğince Türkiye’ye entegre oldum. Ama maalesef hala o yabancılığı hissediyorum. Etnik kökenim her zaman önümde bir engel teşkil ediyor. Açık bir düşmanlık görmediğimde bile gizli bir nefret ve kini sürekli hissedebiliyorum. Birçok işten ayrılmak zorunda kaldım. İstifa ettirildim. Aynı sebepten dolayı birçok insan yanımdan çekip gitti.
Neyden korkuyorum biliyor musunuz? Bir gün oğlumun etnik kökeninden dolayı okulda veya farklı bir yerde feci bir şekilde dövülmesinden ya da bıçaklanmasından korkuyorum.
Biz birçok Türkle çok iyi anlaşıyoruz. Onlar bizi seviyorlar, biz de onları seviyoruz. Ama maalesef bu insanlar toplumun yüzde birini teşkil ediyor. Bu çok düşük bir oran. Dedelerimizin hikayelerinden dinleyerek sevdiğimiz Türk halkı maalesef beni büyük bir korku içinde bıraktı. Yanlış anlamayın. Ben Türk halkını kötülemiyorum. Yalnızca hislerimi bir dert olarak sizlere anlatıyorum.
Türkiye’de çalışarak istisnai Türk vatandaşlığına hak kazandım. Çünkü burada hep yasal olarak çalıştım ve tüm işlerimi çalışma izniyle yaptım. Ailemle birlikte Türk vatandaşlığına geçtik. Nihayet, gurur duyacağım Türk vatandaşlığımı aldım. Şimdi ailemin ve özellikle çocuğumun geleceği için bir Türk olarak, gerçek bir Türk olarak, insanları ırklarını ayırt etmeden seven bir Türk olarak ilk fırsatta çekip yurt dışına gideceğim.
Ve hep bu ülkeyi güzel ve hoş bir şekilde hatırlayacağım!
- Suriyeli Adnan, 9 yıldır Türkiye'de yaşıyor.
Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.
Commentaires