top of page

Sen Nasıl Öğrencisin!


Ben yabancı bir öğrenciyim. Türkiye’ye eğitim için geldim. Buraya gelmeden önce çok güzel hayallerim vardı. Yeni bir ülkeye geleceğim ve yeni bir dil öğreneceğim için çok heyecanlıydım. Çünkü bir söz vardır, “Bir dil bir insan, iki dil iki insan.” Bu yüzden çok mutluydum.


Buraya geldikten sonra TÖMER’e başladım. Her yabancı öğrencinin derslere başlamadan önce 1 sene Türkçe öğrenmesi gerekiyor. Burada bazı insanlar, “Sen çok gelişmiş bir ülkeden gelmişsin.” veya “Sen gelişmemiş bir ülkeden gelmişsin.” gibi ayrımlar yapıyor. Bu ayrıma göre sana karşı davranışları değişiyor. Eğer Amerika’dan, Almanya’dan bir öğrenci gelmişse tabi ki hocanın ve sınıf arkadaşlarının ona karşı davranışı farklı oluyor. Çünkü o “güzel” ve “gelişmiş” bir ülkeden gelmiş. Belki de ben gelişmemiş bir ülkeden geldiğim için bana farklı davrandılar. Bunu yaşadığıma çok üzüldüm.


Derslere başlamadan önce hayal ettiğim hiçbir şeyi derse başladıktan sonra göremedim. Mesela sınıfta hocaya soru sormak istiyordum ama hocam sanki benden hiç hoşlanmıyor gibi davranıyordu. Ben soru sormak istedikçe o kendini başka işlerle meşgul ediyor ve başka öğrencilerle konuşuyordu. Beni hiç duymuyor gibiydi. Bu bir iki kez olsa dikkatsizliğine verirdim ama yavaş yavaş haftalar, aylar geçti ve hocanın bana karşı davranışı değişmedi. Nihayet fark ettim ki hoca aslında benden nefret ediyor.


Sınıfta sürekli bana laf sokuyordu. İnsanın başarmak için uğraşırken hata yapması normaldir. Bir kere düştüysen tekrar kalkarsın ve çabalarsın. Sadece dil öğrenmek için değil her şey için bunu söyleyebilirim. Bir keresinde tahtaya kalktım. Hoca bir cümle yazmamı istedi. Hocanın tavrı yine beni sıkıştırır gibiydi ve korkmaya başladım. Hocamdan duyduğum korkuyla bir hata yaptım. “Ben” kelimesinin b-e-n harfleri ile yazıldığını biliyorum. Ama o kadar korkmuşum ki “ban” yazmışım. Böyle hatalar çok normal, aslında çok büyük bir sıkıntı yok. Sonra kendim fark edip düzeltebilirdim bile. Ama hoca bütün sınıfın önünde bana bağırmaya başladı, “Sen nasıl öğrencisin? Bu kaçıncı hata? Sen nasıl dil öğreniyorsun? Artık yeter, bu şekilde devam edersen başarılı olamayacaksın!” Ben çok korktum ve şaşırdım. Acaba ne yapmıştım da hoca bu kadar bağırmıştı. Cümleme baktım ve -e yerine -a yazmış olduğumu gördüm. Sadece bunun için bu kadar kızmış.


Başka bir gün aynı hoca bana bir dil bilgisi sorusu sordu. Gerçekten cevabını bilmiyordum. Bilmiyor olmam da gayet doğal. Öğrenciler her şeyi en iyi şekilde bilemez. Zaten her şeyi bu kadar iyi bilseydim oraya gitmezdim. Ben de hocaya sorunun cevabının İngilizcesini bildiğimi ama Türkçesini bilmediğimi söyledim. Hoca da “Tamam ben yazarım. Zaten senin bilmeni beklemiyordum. Hiçbir şey anlamıyorsun, bilmiyorsun.” dedi. Bu hoca bana her zaman böyle davranıyordu.


Bir gün sınıfta herkes otururken dedi ki “Şu, şu, şu ülkelerden gelen öğrenciler dil öğrenemez, vakitlerini boşa harcıyorlar ama şu, şu, şu ülkelerden gelen öğrenciler çok çalışkan ve hemen öğreniyor.” Ben çok üzüldüm çünkü hoca bu cümleyi sadece bana bakarak söyledi. Sınıfta neredeyse yirmi kişi vardı ama hoca sadece bana bakıyordu.


- Haya, 26 yaşında. Türkiye’de iki yıldır eğitim için bulunuyor.





Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.


bottom of page