top of page

Sebze Soyacağını Seçimden Sonra Alırız



2016 yılının başında, savaş Suriye’yi yaşanmaz bir yer haline getirdiğinde, ani ve alınması zor bir kararla ülkemizi terk ederek Türkiye’ye geldik. Babam ve abimi geride bırakmak zorunda kalmıştık. Bizim de Türkiye’de ne kadar kalacağımız, yaşamımızı nasıl sürdüreceğimiz, hangi şehirde yaşayabileceğimiz ve başka pek çok önemli konuyu çözebilmiş değildik. Maalesef bu belirsizlik hali Türkiye’deki ikametimiz boyunca sürdü. Hatta bu yazıyı kaleme aldığım anda da devam ediyor. Sürekli, bitmek bilmeyen bir belirsizlik serüveni…İnsan hayatı zaten normalde de belirsizlikler içindedir. Buna mülteci olmayı eklediğimizde ise bu yük çok büyüyor. Farklı bir dil, farklı bir kültür, farklı yaşam tarzları ve tüm bunlarla beraber yeni hayatımızın zorlukları… Geride bırakmak zorunda kaldığımız babam ve abimi bir daha görebilecek miyiz? İstanbul’a yerleşmek doğru bir karar mıydı? Okuluma nerede devam edeceğim? Bunlar gibi yüzlerce cevapsız soru… Hayata -5 geriden başlıyoruz.

Bunların bir kısmı ise cevaplarını buldu elbette. Neredeyse 8 yıl oldu geleli. Abimle, öğrenci olmasına rağmen, mülteciler üzerindeki ikamet ve seyahat kısıtlamaları sebebiyle yılda en fazla iki veya üç defa görüşebiliyoruz. Babamla ise hiç görüşemedik. İki abimden biri evlendi ve bir bebeği var. İstanbula gelmek doğru bir karardı. Ben ise şuan sosyoloji öğrencisi olarak öğrenimime devam ediyorum.

Ancak tüm bu belirsizlikler normal bir hayata kavuşmamızı engelliyordu. Bugün hala aynı tedirginliği, güvensizliği, belirsizliği yaşamaya devam ediyoruz. Evimizde, her an kovulabiliriz, her an sığındığımız bu ülkeyi terk etmek zorunda kalabiliriz korkusuyla almadığımız bir sürü eşya var. Çamaşır makinemiz bin kere bozuldu. Yenisini almaya kalkışamadık. Oturma odamız, rahat yatabileceğimiz bir yatak, işimizi görecek mutfak eşyaları… Hiçbirinin yenisini alamıyoruz bu belirsizlikten dolayı…

Yıllar geçtikçe bu belirsizlik azalmadı, aksine arttı. Her seferinde daha büyük kararlar almamız gerekmeye başladı. Acaba Suriye’deki her şeyimizi satmalı ve babamızı yanımıza getirmeye çalışmalı mıydık? Türkiye’deki abim evlense miydi? Evlenen diğer abim ve yengem bir sebeple Türkiye’yi terk etmek zorunda kalırlarsa onları ve yeğenimi bir daha görebilecek miydim? Hatta abim evlenmeye karar verdiğinde bu sebeple ona karşı bile çıktım. Bu benim için tam bir kabus olur. Umarım hiç gerçekleşmez. Benim ise mezuniyetim yaklaşıyor. Acaba evlenebilecek miyim? Böyle bir karar alsam bu doğru bir karar olur mu? Normal şartlarda yaşayan bir insan için bile halledilmesi zor bir konu iken ve ben bu statüdeyken bu adımı atabilir miyim? Mezun olup bir işe girince ben de evlenmek isterim. Ama kendime sürekli şunu diyorum; bırak ekonomik zorlukları veya uygun bir eş bulma konusunu… Eşimin ve çocuklarımın benim bulunduğum durumda yaşamalarını ister miyim? Buna yaşam bile denmez ki…Bir ilden diğerine gitmem neredeyse yasak, ev ararken sırf Suriyeli olduğumuz için sürekli red yiyoruz, bir yerde işçi olarak çalışırken haklarımız sürekli gasp ediliyor… Bu şartlar altında bir yuva kurmanın ne anlamı var diyorum kendime.

Bu belirsizlikler sadece bizim ailemiz değil tüm Suriyeli göçmenler üzerinde etkili. Onların gelişme ve entegre olma sürecinde büyük gerilimlere ve gerilemelere yol açtı. Kimi sermayesi ile bir proje geliştirme konusunda, kimi çocuğuna Türkçeyi veya Arapçayı öğretip öğretmeme konusunda her an Türkiye’yi terk etmek zorunda kalabiliriz korkusuyla kararsız kaldı. Her seçim sürecinde Suriyeliler daha fazla konuşulur oldu. Bu süreçlerde Suriyelilerin geri adım atışlarını gözlemleyebilirsiniz: acaba gerçekten gi-de-cek miyiz? Peki nereye! Mülteciler konusunun iyice hassaslaşması ve seçim malzemesi yapılması en basit kararların bile seçim sonrasına bırakılmasına yol açtı. Bunun trajikomik bir örneği benim evimde oldu. Yengem seçimden önce sebze soyacağının kaybolduğunu ve yenisini almamız gerektiğini söylediğinde annemin cevabı “şimdi değil, seçimlerden sonar alırız” oldu.

Umuyoruz ki bizim hakkımızda şu ana kadar olduğu gibi insani bir hukuk uygulanır. Bu belirsizliklerin ortadan kalkması, mülteci toplumunun hem rahatlaması hem de ülkeye daha çok katkı sunabilmesi için daha iyi bir entegrasyon sürecine ihtiyacımız var. Bu şekilde halk da bizi daha doğru bir şekilde tanıyabilir ve faşist hareketlerin önü kapatılabilir.


- Vail 21 yaşında, Suriyeli, 7 yıldır Türkiye'de yaşıyor.


Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.

Comments


bottom of page