top of page

Şarkı Söylemek Bir Rüyaydı


Merhaba. Ben Ela. Kırk yaşında bir ses sanatçısıyım. Türkiye’ye geleli altı yıl oluyor. Göç hikayem biraz farklı... Geldiğim ülkede bir kadın olarak şarkı söylemek ve müzik yapmak çok zordu. Oysa rüyalarımı yalnız şarkı söylemek süslüyordu. Sahneye çıkmak, şarkı söylemek, dinleyicilerimle duygularımı paylaşmak istiyordum. Ama bu adeta bir hayaldi…


Türkiye’ye yerleştim ve çok güzel bir fırsat çıktı karşıma. Kendimi Arı Stüdyosu’nda buldum. Arkamda kırk-elli kişilik orkestra vardı. İnanamıyordum. Bu ben miydim? Bu yaşadıklarım gerçek miydi? Gözyaşlarıma engel olmakta zorlanıyordum. Boğazımda bir yumruk… Çok zor da olsa tuttum kendimi. Kameralar gerçekti, mikrofon elimdeydi ve ben şarkı söyleyecektim. Söyledim ve durmadım, ardı ardına şarkılar söyledim.


Stüdyoya gitmeyi seviyordum ama Türkçem yoktu, kimseyi tanımıyordum. Her seferinde bu son defam olmasın diye geçiyordu içimden. Arkadaşlarım vardı. Ama dilimi bilmiyorlardı. İşaretle, biraz Türkçe, biraz İngilizce, Farsça, Kürtçe konuşarak bir şekilde anlaşıyorduk. Ben de dil öğrenmek için çok çalıştım. Sonunda az çok öğrendim ve işlerim kolaylaştı. Bütün zorluklarıyla beraber yeni hayatıma, müziğe devam ettim.


Bir düşünün. Daha düne kadar yasaklısın, müzik yapmayı hayal bile edemiyorsun. Aslında sen yoksun. Sesin çıkmıyor. Sonra birden Ankara'da arkanda elli kişilik orkestrayla büyük bir stüdyoda şarkı söylüyorsun… Bunun benim için anlamı çok büyüktü. Sanki dünyalar benim olmuştu. Doğrusunu söylemek gerekirse işte o gün gerçekten yaşamaya başlamıştım.


Rüyam gerçek olmuştu. Çok mutluydum. Artık bir ses sanatçısıydım, şarkımı söylüyordum. Az çok tanınıyordum. Ama ikinci bir planım daha vardı. Bir atölyem olsun istiyordum. Bu yaşadıklarımı başkaları ile de paylaşayım, öğreteyim istiyordum. Tam pandemiden önce bu da oldu. Bir atölye açtım. Şu anda da atölye faaliyetlerine devam ediyor.


Üstelik burası sadece bir atölye olarak da kalmadı. Bir kültür-sanat akademisi çıktı ortaya. Müzik branşları yanında tiyatro, dans, resim ve modellik de ekledim. Kendi vatandaşlarım için de programlar yapıyorum. Bir sürü İranlı var burada, onlar da bilsinler, öğrensinler istiyorum. Bir kafemiz de oldu. Bu kafe sadece bir kafe-restoran değil. Çok kültürlü bir kafe. İranlılar, Afganlar, Filipinliler, Araplar… bir sürü milletten insanın gelmesini istedim. Öyle de oldu.


Sizlerle hikayemin güzelliklerini paylaşmak istedim. Ancak tüm bu yol çok büyük zorluklarla doluydu. Dil bilmeyen, parası olmayan bir yabancı, iki çocuğuyla hayata tutunmaya çalışan bir kadın olarak çok zor gün ve geceler geçirdim. Bunların üstesinden gelmek çok zordu. Özellikle de bir kadın olarak…


Bugün İran’da bir şeyler oluyor. Bilmiyorum bir devrim mi, bir değişiklik süreci mi… Kadınlar seslerini çıkarıyorlar. Haklarını, özgürlüklerini arıyorlar. Her gün onların çabasını, mücadelesini takip ediyorum. Olanlara üzülüyor ve dua ediyorum. Ümitleniyorum da... Artık ülkemde şarkı söyleyebilecek miyim? Burada yaşadıklarımı ülkemde de yaşayabilecek miyim?


-Ela 40 yaşında İranlı bir müzisyen. 6 senedir Türkiye'de yaşıyor.






Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.


bottom of page