Çok çaresiz durumdayım. Bilmiyorum bu çaresizliği anlatmayı başarabilir miyim… Yedi, on üç ve on yedi yaşlarında üç çocuğum, daha doğrusu üç yetimim var. Annem Türkiye’deydi. Ben de Suriye’deki savaştan kaçarak 2020 yılında Türkiye’ye geldim. Fakat her geçen gün umutlarım daha da tükendi. Şu an ise çökmüş bir haldeyim.
İlk bir ay annemin yanında kaldım. Sonra iş buldum ve bir ev kiraladım. Ancak hayat beklediğim gibi gitmedi. Geçimimi sağlayamamaya başladım. Maaşımla ayın sonunu getirmem adeta imkansızdı. Bir yıl sonra yetimlere destek olan bir derneğin kiraladığı bir binaya taşındım. Ancak evimden kalan fatura borçları bile hala üzerimdeydi. Dernekteki kişiler, bana İstanbul’da oturma iznimin bir yıl içinde hallolacağını söylediler. Maalesef aradan iki yıldan fazla geçmiş olmasına rağmen bu konuda hiçbir ilerleme kaydedilemedi. Çocuklarım İstanbul’da resmi ikametimiz olmadığı için okula gidemiyor. Durumuma yardımcı olabilecek kimse yok ve ben her geçen gün daha kötüye gidiyorum.
Çocuklarım için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Onları sekiz aylığına dini bir kursa gönderdim. Bir eğitim almalarını, hayata tutunmalarını istiyorum. En küçüğünün artık birinci sınıfa gitmesi gerekiyor ama hiçbir okul çocuklarımı kabul etmiyor. İkamet belgesi başta olmak üzere bir sürü belge isteniyor. Bilmediğim bu diyarda ne yapacağımı şaşırdım. Artık çocuklarımın kişiliklerinin zayıflamaya başladığını görüyorum. Benimle birlikte çok acı çektiler. Küçük kızım vitamin eksikliği sebebiyle hastaneye kaldırıldı. Hastanede tedavisi için kendisine serum bağladılar, çeşitli ilaçlar verdiler. Düzgün bir yaşam için çözümler arıyorum ama artık gücüm kalmadı. Hayatın baskısı altında eziliyorum. Kızıma zarar verecek noktaya geldim.
Artık öyle bir aşamaya ulaştım ki, keşke birileri çocuklarımı benden alsa diyorum. Onlara benden daha iyi bir hayat sunabilecek birileri… Çok yoruldum.
Ailemden çok az kişi İstanbul’da ama onlar da bana destek olamıyor. Annem küçücük bir evde kız kardeşlerimle beraber yaşıyor. Üç çocuğumla beraber onların yanına geçmem de imkansız.
Üç yıldır İstanbul’dayım. Her şeye rağmen ailemin buradaki varlığı beni rahatlatıyor. Başka bir ilde nasıl yaşayabileceğimi bilmiyorum. Fakat İstanbul’da bulunabilmek için gerekli olan ikamet belgesini almak imkansız. Ben de resmi bir ikametimiz olsun diye Sivas’a gittim. Hiç tanımadığım bu şehirde, bir ay boyunca uğraştıktan sonra ikamet iznini almayı başardım. Ancak Sivas’ta tanıdığım tek bir kişi bile yok. İkamet almak için gittiğimde kiralık bir ev de bulmaya çalıştım. Fakat kimse bir yabancıya evini kiralamaya yanaşmadı.
Şu an yaşamakta olduğum dernek binasını mülk sahibi boşaltıyor. Dernek yeni bir yeri kiralamayı planlıyor ama erkek çocuğum artık büyümüş olduğu için onunla beraber bu yeni yerde kalmama izin verilmeyecek. Çocuğumun okumasını, bir işe girebilmesini istesem de bunlar İstanbul’da adeta imkansız. Bir işe kaçak olarak girse bile her an polis denetimine takılması ve Suriye’ye geri gönderilmesi söz konusu olacak. Şu an yaşadığımız binadan bir hafta içinde çıkacağız. Nereye gideceğim? Nasıl gideceğim? Gerçekten bilmiyorum. Hikayem kimin işine yarayacak, onu da bilmiyorum.
- Suriyeli Mariye 38 yaşında, üç yıldır Türkiye’de yaşıyor.
Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.
Σχόλια