İşten çıkmış, Gaziantep Üniversitesi yakınlarındaki evime gitmek için otobüs bekliyordum. Gelen otobüse bindim. Otobüsün içi işten dönen insanlarla doluydu. Ben kalabalığın arasında ayakta duruyordum.
Genç bir kadın, yanında da yaşlı bir adam oturuyordu. Görünüşe göre de yanımda ayakta duranlardan biri o genç kadının iş arkadaşıydı. Yaşlı adam bir sonraki durakta indi.
Elinde çocuğuyla otobüse binen başörtülü Suriyeli kadın yaşlı adamdan boşalan yere oturmak istedi.
Orada oturan genç kadınsa bu çocuklu Suriyeli kadından önce yanına oturması için arkadaşına işaret etti. Fakat işaret ettiği arkadaşı, aşağılayıcı bir tarzda, “Bırak otursun. Asıl mülteci biziz! Bizim oturmaya hakkımız yok!” dedi. “Asıl mülteci biziz” diyerek ülkelerinin mültecilerle dolduğunu, mültecilerin ülkenin sahibi haline geldiğini kast ediyordu.
Buna sessiz kalamadım. O genç kadına, Suriyeli kadının yanında çocuğunun olduğunu ve kendisinin genç olduğunu söyledim. Suriyeli kadının mülteci olduğundan dolayı oturmaya hakkı yok muydu yani?
Eğer bu ırkçılığı biraz olsun terk edebilsek ayrık otları bitemeyecek aramızda.
-Elif, Suriyeli.
Gurbet Hikayeleri Türkiye'deki göçmenlerin şahsi deneyimlerinin kamuoyu ile buluşmasını hedefleyen aracı bir mecradır. Bu yazı yazarın şahsi tanıklığını yansıtmaktadır.
Commentaires